Keçili'ye ait Kuzukulağı Yaylası sınırları içerisinde bulunan mağara, Toros Dağları’nın eşsiz yaylaları arasında yer alır. Burası, turizm yolu üzerinde özellikle bahar ve yaz aylarında yerli ve yabancı turistlerin kolaylıkla ulaşabileceği bir noktada bulunur. Tınaztepe Mağaraları ilk olarak Fransız Bilim Adamı Dr. Michel Bakalowichz tarafından 1968’de keşfedilerek krokisi çıkarılmıştır. Bakalowichz ayrıca tıbbi araştırması yaptığı mağaranın özellikle astım hastalığı için doğal bir tedavi ortamı olduğunu tespit etmiştir. Araştırmalara göre yaklaşık 230 milyon yıl gibi uzun bir süreçte meydana gelmiş olan mağaraların Roma Dönemi’nde kullanıldığı ve burada I. yüzyılda Homanedeisler’in yaşadıkları rivayet edilir.
Tınaztepe Mağaraları aynı bölgede dört-beş ayrı mağaradan oluşur. Zeminin kuru olduğu bu mağarada az sayıda sarkıt ve dikit bulunur. Üsteki mağaranın hemen altında yer alan orta mağara yağışlı zamanlarda aktif bir mağara hâlindedir. En altta bulunan ve Düden Mağarası benzeri bir oluşuma sahip olan ana mağara ise özellikle yağışlı mevsimlerde oldukça aktif olup çeşitli birikinti ve göllerden oluşur. Sonundaki 30 metre inişi dışında bütünüyle yatay olan mağara içinde bazı yerlerde küçük çağlayanlar oluşturarak mağara sonunda derin ve büyük bir boşluğa dökülen bir dere bulunur. Mağara tabanından akan bu derenin, Tınaztepe Mağaraları’nın kuzeyinde bulunan Susuz Güvercinlik Mağarası’nda ortaya çıktığı ve buradan aktıktan sonra kayaların içerisine girerek Susuz Köyü içerisindeki Yağini’nden yeniden yeryüzüne çıktığı bilinir. Derenin hareketiyle ve tavandaki çatlaklardan sızan sular nedeniyle mağara içinde kalker tüfleri, travertenler, sarkıt ve dikitler ile sonunda masmavi bir göl oluşmuştur.
Tınaztepe Mağarası, gerek ulaşım kolaylığı gerekse doğal güzellikleri açısından turizme oldukça elverişlidir. Yakın zamanlarda mağara içinde aydınlatma çalışmaları ve çevresinde bazı düzenlemeler yapılarak, burası özel bir işletme tarafından hizmete açılmıştır. Tınaztepe, sadece içindeki travertenler, sarkıt ve dikitler, dereler ve göller, doğal tüneller ve köprüler oluşturan kayalar nedeniyle ilgi çekici değildir. Aynı zamanda mağarada çeşitli kurbağalar, farklı büyüklük ve renkte yarasalar bulunur. Gayet düzgün ve güvenli olan yürüyüş parkurunu insan hareketine duyarlı aydınlatmalar ve ney sesi eşliğinde geriye dönmeden sonuna kadar sabırla ilerleyip yolu tamamlayabilirsiniz. Yolculuğun sonunda karşılaşacağınız derin mavi göl sizi oldukça heyecanlandıracak ve mutlu edecektir. Eğer güzergâh boyunca yorulmuşsanız, parkurun belirli noktalarına kurulmuş olan mola alanlarında su sesi eşliğinde dinlenebilir, mağara çıkışında yer alan tesiste çaylarınızı yudumlayabilirsiniz. Mağara çevresinde bulunan tesis, çeşit çeşit süs eşyası ile yöresel gıdaların satıldığı çok güzel alanlara sahiptir.